ANKARA-BHA
Prof. Dr. Veysel Ayhan, Suriye iç savaşının evrelerini değerlendirdiği açıklamasında, “27 Kasım Halep Cephesi, tartışmasız büyük bir kırılma noktası olarak değerlendirilmektedir. HTŞ liderliğindeki milis kuvvetleri, yalnızca 3 gün içinde Halep’i kontrol altına alarak iç savaşta muhaliflere geniş bir coğrafya ve halk kitlesini yönetme fırsatı sundu. Yapılan araştırmalar, Halep’te etkili olabilmek için milis kuvvetlerinin HTŞ’ye bağlı olup olmama konusunda karar vermek zorunda kalacakları yönündedir. HTŞ’nin koordinasyonundan bağımsız hareket eden milis grupları, HTŞ ile doğrudan çatışma riskini göze almak istemediklerinden bu kararları almakta dikkatli olacaklardır. Halihazırda HTŞ ve diğer milis kuvvetleri, birbirleriyle çatışmaktan kaçınmaktadır. Bu durum, Esad rejiminin kendi içinde milis kuvvetlerini yıpratma ve zayıflatma stratejisine hizmet edecektir.” dedi.
Prof. Ayhan, Şam rejiminin, son günlerde yaşadığı siyasi ve askeri krizi aşmak için İran ve Rusya’nın desteğiyle önemli adımlar attığını kaydederek, “Rusya ve İran’ın Şam’daki krize yönelik doğrudan müdahale ettikleri gözlemlenmektedir. Özellikle Esad’ın olayların başlangıcında kamuoyuna demeç vermemesi, ardından güç kullanma tehdidinde bulunması, Şam’da bir uzlaşı sağlandığına işaret etmektedir. Esad’ın açıklamalarının hemen ardından Iraklı milis gruplarının Suriye’ye hızlıca sevk edilmesi dikkat çekmiştir. Bu gelişmeler, Aralık 2024 itibarıyla Suriye’nin daha kanlı bir iktidar ve mezhep savaşına sürükleneceği öngörülerini artırmaktadır.” şeklinde konuştu.
Türkiye açısından olasılıkların da önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Ayhan, “Eğer Rus hava saldırıları hızlanırsa ve sahada mezhepsel bir çatışma başlarsa, Türkiye büyük bir kitlesel göçle karşılaşabilir. Bu durum, Türkiye’nin mevcut siyasi ve ekonomik durumunu dikkate aldığımızda oldukça zor bir durumu ortaya çıkarabilir.” diye belirtti.
Makro düzeyde olası bir ABD-Rus uzlaşısının da önemine işaret eden Ayhan, “Eğer Trump dönemiyle birlikte Ortadoğu ve Ukrayna’yı kapsayan bir uzlaşı sağlanırsa, muhalifler için güvenli bir bölge oluşturulmasına Rusya BM Güvenlik Konseyi’nde karşı oy kullanmayabilir.” dedi.
Ayrıca, Suriye konusundaki analizlerde İsrail’in güvenlik arayışlarına yönelik girişimlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini dile getiren Prof. Ayhan, “İsrail açısından Lübnan cephesindeki sorunların başlıca nedenlerinden biri, İran’ın Suriye üzerinden Hizbullah’a sağladığı lojistik destektir. İran’ın Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan üzerindeki etkisi, hem İsrail hem de Körfez ülkeleri için bir tehdit unsuru oluşturmaktadır. Bu nedenle, Suriye’deki askeri ve siyasi gelişmelerde İsrail’in rolünü dikkate almamak, gerçekçi bir değerlendirme olmaz.” açıklamasında bulundu.
Son olarak, oldukça kritik bir süreçte olunduğuna dikkat çeken Prof. Ayhan, “Böylesi dönemlerde kesinlik içeren analizlerde bulunmak, bölge uzmanları açısından oldukça güçtür. Şu anda tüm opsiyonların masada olduğu bir durumdayız.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.