Kızılca Gün: Ankara’nın Kurtuluş ve Kuruluşu
Kızılca Gün: Ankara’nın Kurtuluş ve Kuruluşu
Şevket Bülend YAHNİCİ
Tarih, her şeyin belirlendiği bir anı barındırıyordu. O gün, Şişli’deki bir apartman dairesinde çok önemli bir karar alındı. Sokaklarda, caddelerde ve sularda, yabancılar ve işgalciler dolaşıyor; her köşede işgalci ülkelerin bayrakları kendini gösteriyordu.
Bu durum karşısında memleketin kurtarılması şarttı. Öncelikle bir kurtuluş, daha sonra ise kuruluş gerekiyordu. Bu süreç, ileride bir millet iradesi haline dönüşecek olan kurtuluş ve kuruluş iradesi gibi yüce bir duyguyla, sadece bir avuç Türk vatanseveri tarafından paylaşılıyordu. Bandırma Vapuru’nun hareket ettiği gün, yani 16 Mayıs 1919, bu iradenin Anadolu’ya taşındığı tarih olarak kaydedildi.
O gün Samsun, Havza, Amasya, Erzurum, Sivas, Hacıbektaş, Beynam ve Ankara gibi birçok önemli merkezde toplanmalar gerçekleştirilmişti.
Ankara’daki bir Kızılca Gün, 27 Aralık 1919 tarihinde gerçekleşti. “Paşam, seni görmeye geldik, vatan uğrunda ölmeye geldik” haykırışlarıyla dolu bir ortamda, efeler, Şişli’de verilen kararın ardından, “fikrinizde sabit misiniz?” sorusuna verdikleri “Andolsun!” yanıtıyla artık bir milli irade kararı alındığını ilan ediyorlardı. O gün Kızılca Gün olarak tarihe geçti.
Şişli’deki apartman dairesinden Kızılca Gün’e kadar uzun ve zorlu bir yol kat edilmesi gerekiyordu. Bu yolculuk, sadece işgalcilerle değil, içerideki yobaz ve işbirlikçi zihniyetle de bir mücadele gerektiriyordu.
Tarihin bu kritik döneminde, iki fetva tarihin seyrini değiştirmek üzere duyurulacaktı. Biri Damat Ferit’in başında bulunduğu, Molla Mustafa Sabri Efendi ve Dürrizade Abdullah Efendi tarafından hazırlanan, İngiliz ve Yunan uçaklarıyla halka dağıtılan İstanbul fetvasıydı. Diğeri ise milli mücadele ruhunu destekleyen Mehmet Rifat Börekçi Hocaefendi ve diğer ulema tarafından yazılan, Ankara ve Ankaralılar için bir onur kaynağı olan Ankara Fetvasıydı.
Yol artık belirginleşmişti. Vatanını seven, ırzını, namusunu, ezanını ve bayrağını korumaya kararlı olanlar için Kızılca Gün İradesi ve Ankara Fetvası önemli bir rehber olacaktı. Sonuç olarak, egemenliğin millete ait olması gerektiği inancıyla, Meclis’i “küşat” etme kararı alındı. Sakarya’dan Dumlupınar’a, oradan İzmir’e uzanan zafer yolu, kurtuluş iradesinin tamamlandığını ve bir devlet kurmanın zamanı geldiğini gösteriyordu. Devletin bir başkenti de olmalıydı. Kızılca Gün ruhunu yaşatan, milli mücadeleye merkez olan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ile taçlanan Ankara, artık başkent olma hakkını kazanmıştı.
Bugün 13 Ekim…
Bugün Ankara…
Ayyıldızlı al bayrağı, İstiklal Marşı’nı, dünyanın en güzel dillerinden biri olan Türkçe’yi ve ebediyen Başkent’i Ankara olan Türk milletinin, Türk vatanında kurduğu Türk Devleti’ni selamlıyoruz: Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Gelin hep birlikte Andımız’ı okuyalım. Unutmayalım, iki fetva dedik; yol belli: Ankara Fetvası…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.