AZ BULUTLU
SABAHA KALAN SÜRE
ANKARA-BHA
Prof. Dr. Zakir Avşar, “Zıplamakla yerçekimi aşılmaz…” başlıklı makalesinde, siyasal protestoların tarihsel olarak bireysel ve toplumsal taleplerin yanı sıra bu taleplerin nasıl temsil edildiği ile de bağlantılı olduğunu vurguladı.
Makalesinde, Sanayi Devrimi sonrası dönemdeki geleneksel sendikal eylemlere atıfta bulunarak, günümüzde protestoların biçiminin nasıl değiştiğini ele aldı. Geçmişte yürüyüş ve grev gibi klasik eylemler öne çıkarken, günümüzde bu eylemler dijital iletişimin etkisiyle daha farklı bir hale dönüştü.
21. yüzyılın iletişim çağında, eylemler daha çok sembolik bir estetiğe bürünmüştür. Gençlerin meydanlarda sergilenen yeni protesto biçimleri, “biz buradayız” gibi ifadelerle sınırlı kalmamış, çeşitli formlarda tezahür etmeye başlamıştır. Protestoların artık sosyal medya platformlarına taşınması, bu dinamiklerin daha da karmaşık bir yapıya kavuşmasına yol açıyor.
Son zamanlarda eylemlerin farklı bir aşamaya geçtiğini belirten Avşar, zıplayarak protesto etme trendinin bu değişimin bir parçası olduğunu ifade etti. Bu yeni tür protestolar bir grup genç tarafından bilim, çağdaşlık ve adalet talepleriyle desteklenirken, diğer bir kesim ise bu eylemi boş bir enerji israfı olarak nitelendiriyor.
Zıplamanın ortaya çıkışına dair çeşitli iddialar mevcut. Bazı kaynaklar, bu hareketin Norveç’teki bir çevre festivalinde başladığını öne sürerken, diğerleri Latin Amerika’da gelişen sokak hareketleriyle bağlantılı olduğunu savunuyor. Ancak Avşar, bu durumu daha derinlemesine sorguluyor.
Zıplama eylemlerinin yerel belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları ile nasıl ilişkilendirildiğini de irdeleyen Avşar, bu hareketin daha çok batıdan etkilenmiş bir kültürel fenomen olduğunu vurguladı. Zıplayanların, protestolarında sadece ideolojik ayrımlar oluşturmakla kalmayıp, bir kinetik filtreleme yöntemi benimsediğini belirtti.
Bununla beraber, gençlerin bilim ve çağdaşlık talepleri üzerine somut bir değerlendirme yapılması gerektiğini ifade eden Avşar, Türkiye’nin teknolojik ve bilimsel ilerlemelerini gözler önüne serdi. 2002 yılında yalnızca iki teknopark bulunan Türkiye’nin, 2025 itibarıyla 92 teknoparka ulaşacağı ve buradaki Ar-Ge faaliyetlerinin ciddi boyutlara ulaşacağı bilgilerini paylaştı.
Milli projeler ve askeri sanayi alanındaki gelişmelerin yanı sıra, enerji kaynaklarının artışı ve yerli üretimin başarıları da makalede vurgulandı. Avşar, Türkiye’nin bu alandaki başarılarının göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Zıplamanın yerini, motivasyon ve yenilikçi projelerin alması gerektiği görüşünde.
Kısacası, protestoların doğası gereği bir itiraz biçimi olduğunu hatırlatan Avşar, bu itirazın içeriği ve hedefinin netleştirilmesi gerektiğini dile getirdi. Zıplamanın etkin bir protesto aracı olup olmadığını sorgularken, Türkiye’nin ulaştığı seviye ile karşılaştırmalar yaparak çağrıda bulunuyor.
Gençlerin, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeleri gözden kaçırmadan, bu alanda da aktif rol almaları gerektiğini vurguluyor. Bu davranış biçimlerinin, toplumda daha etkili bir değişim yaratabileceğine dikkat çekiyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…
Bildirimler