AÇIK
SABAHA KALAN SÜRE
Çeşitli yollar denendi, istikrarlı bir biçimde.
Sürekli yeni yöntemler geliştirmeye çalıştılar ancak bekledikleri sonuçları bir türlü elde edemediler.
Birbirlerine karşı alım yapmaya çalıştılar ama sonuç başarılı olamadı. Fiyatlar yükseliyor, istekleri ise sınırsız ve doyumsuz kalıyor.
Her türlü entrikaya başvuran varlıkların, güç elde etmek amacıyla birbirleriyle süregelen mücadelesi, mazlum toplulukların üzerinden verdikleri mesaj ve kurdukları oyunların etkisi yok olmaya mahkum.
Bu çaresizlik, onları umutsuz bir şekilde son bir çare arayışına itiyor.
Ve artık suikastlar devreye girdi… Kendilerini bunu yapmak zorunda hissediyorlar.
Çünkü her akımın düşünsel yapısını şekillendiren ve toplulukları hedeflerine yönlendiren, karizmatik liderler önlerinde duruyor.
Toplumlar pes etmiş olsa da bu liderler, gelen tüm saldırılara, yıkımlara ve yorgunluklara rağmen hayallerinden asla vazgeçmiyor.
Bu durum, işleri daha da zorlaştırıyor.
İşte bu koşullar altında, inançların ve hayallerin yok edilmesi için bu liderlerin ortadan kaldırılması gerektiği düşüncesi öne çıkıyor.
Sözlerini öne çıkarabilmek ve bu durumu gerçekleştirebilmek adına, bu liderlerin yok edilmesi şart.
Böylece arka planda olan güçler masaya oturup yeni bir plan yapma fırsatı bulacaklar.
Ve suikastlar ile çeşitli engellemelerin üstesinden gelmeyi amaçlıyorlar.
Hedef, değişimi durdurmak ve bu süreçte liderleri yok ederek önlerini açmaktır.
Bu düşünce ve arzu, her inanç grubundan destek bulmaktadır ve günümüzde çok ciddi bir durum haline gelmiştir.
Hem seküler gruplar hem de paganlar bu planın bir parçası olacaklardır.
Bir taraf, geçmişten gelen şiddet ve dolandırıcılık ile elde ettikleri seküler otoritelerini korumak için saldırılar düzenlerken; diğer taraf, kaybettikleri bu otoriteyi yeniden ele geçirebilmek için harekete geçecektir.
Kısacası bu mücadele, çok tanrılı ve tanrısız yaşam davası arasında geçmektedir.
Suikastlar, kimi zaman değerler üzerinden çarpıtmalarla, kimi zaman ise yaşamsal saldırılarla gerçekleştirilecektir. Hedef, bu liderlerin fiziksel varlıklarını ve onları temsil ettikleri hayalleri yok etmek veya yeniden inşa etmektir.
Bu eylemlerin yakın bir gelecekte, dünya genelindeki birçok toplulukta, özellikle sekülerlerin güç kaybettiği yerlerde ve mazlum toplumlarda yoğun bir şekilde hissedileceği öngörülmektedir.
Şu an topun ağzında durmakta olan üç lider var.
Ellerindeki hedefler hazır ve bu liderler, belirlenen planlara yönelik suikastlar için hazırlık yapıyorlar.
Başarılı olduğu takdirde, toplumların yeniden şekillendirilmesi isteniyor.
Peki, kimler bu liderler?
Bunlar, paganların temsilcisi Trump, sekülerlerin sessizce ilerleyen sözcüsü Putin ve mazlumların umudu olarak görülen Erdoğan’dır.
Keskin çizgilerle ayrım yapmanın zor olduğunu biliyorum. Bu ifadeyi daha önce dile getirdiğimde de tartışmalara neden olmuştu.
Kişilerin inançlarını, düşüncelerini ve pratiklerini sorgulamıyorum; sadece toplumsal dinamikleri ve bu dinamiklerin arkasında yatan gerçek durumu gözler önüne sermeye çalışıyorum.
Bu olgular, toplumsal yapılar ve ihtiyaçlar üzerine inşa edilmiş bir kompozisyonu meydana getirmektedir.
Ancak unutmamalıyız ki; bu gelişmelere müdahale etme gücüne sahip olan, taşıdığı planlarıyla Rabbimizdir.
Eylemler, zamanlaması ve yöntemleri açısından oldukça önemli bir dönüşüm sürecine işaret ediyor.
Yeryüzündeki her mücadelede artan bir şekilde bu müdahaleleri görebileceğiz.
Yavaş yavaş herkesin dikkatini çekecek olayların
Bildirimler