Ramazan ayında oruç tutarken fiziksel aktivitede bulunmanın metabolizma, kardiyovasküler sistem ve sıvı-elektrolit dengesi üzerinde önemli etkileri bulunuyor. Uzun süre aç kalmanın ardından yapılan egzersizlerde tür ve zamanlama önem taşıyor; aksi halde kalp ve damar sağlığı açısından riskler ortaya çıkabiliyor.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, iftardan hemen sonra yapılan egzersizlerin sindirim sistemi ve kan şekeri düzenlemesi açısından bazı tehlikeler barındırdığını bildirdi.
Gün boyunca aç kalan vücudun insülin duyarlılığının arttığına ve iftarda ani karbonhidrat alımının kan şekerinde dalgalanmalara yol açabileceğine dikkat çeken Çatakoğlu, “Bu durum, kasların egzersiz sırasında glikozu kullanma kapasitesini etkileyebilir. İftardan hemen sonra egzersiz yapmak, reaktif hipoglisemiye neden olabilir; yani önce hızlı bir kan şekeri yükselmesi, ardından ani bir düşüş yaşanabilir. Bu da halsizlik, baş dönmesi ve çarpıntı gibi belirtilere yol açabilir.” şeklinde konuştu.
Egzersiz sırasında ani bayılma riski hakkında da bilgi veren Çatakoğlu, oruç esnasında sıvı alımının olmadığı için dehidrasyon riskinin arttığını vurguladı. Egzersiz sırasında terlemeyle birlikte kaybedilen elektrolitlerin, hipotansiyon, kalp çarpıntısı ve kas kramplarına yol açabileceğini ifade etti.
Ayrıca, iftardan sonra ani sıvı ve gıda alımının ardından yapılan fiziksel aktivitelerin nabızda ani yükselmelere ve aritmi riskine sebebiyet verebileceğini belirtti.
Oruç tutanlar için egzersiz yapmanın en uygun zamanlarını açıklayan Çatakoğlu, “Oruç süresince vücut enerji tasarrufuna geçer ve metabolizma yavaşlar. Bu nedenle, iftardan 1-2 saat önce kan şekeri düşükken hafif tempolu egzersizler yapılabilir. Ancak susuzluk riski nedeniyle yoğun antrenmanlardan kaçınmak gerekir. İftardan 1-2 saat sonra sindirim süreci başladığında, vücudun sıvı-elektrolit dengesi biraz düzelir. Bu dönemde orta şiddette egzersizler daha güvenlidir. Gece geç saatlerde, sahur öncesinde ise iftardan sonra dinlenmiş olan vücut hafif bir egzersiz için uygun olabilir; ancak yeterli sıvı alımına dikkat edilmelidir.” dedi.
Ağır antrenmanların iftar sonrası nabızda yükselmeler, kas hasarı, yorgunluk ve tansiyon düşüklüğüne yol açabileceğine işaret eden Çatakoğlu, “Dehidrate bir vücutta yapılan yoğun egzersiz, kalp hızında ani artışlara neden olabilir. Kardiyovasküler problemi olan bireylerde aritmi ve çarpıntı riski artar. Açlık sonrası yoğun antrenmanlar, kaslarda laktik asit birikimini artırarak yorgunluğu hızlandırabilir ve iyileşme süresini uzatabilir.” şeklinde sözlerine ekledi.
Çatakoğlu, Ramazan ayında düşük ve orta yoğunlukta egzersizlerin tercih edilmesi gerektiğinin altını çizerken yürüyüş, pilates ve hafif ağırlık çalışmalarının yapılabileceğini belirtti.
Yaşlı, diyabet, hipertansiyon, aritmi, böbrek ve kalp damar hastalıkları olan kişiler için iftar sonrası egzersizin daha fazla risk taşıdığına dikkat çekti.
Egzersiz yaparken zamanlama ve tür gibi faktörlerin yanı sıra bireysel sağlık durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Çatakoğlu, bu süreçte sağlıklı ve güvenli bir egzersiz rutini oluşturmanın mümkün olduğunu kaydetti.
News
