Mümkün mü? Ona ulaşmak, ona sahip olmak.
Bu sorunun cevabını aramak, bu soruya bir tanım getirmek oldukça zor ve insan için ürkütücü olabilir.
Bu zorluğun farkındayım ve yanıtlayabilmek için bir çabaya gireceğim.
Belki de bu süreçte saçma bir durumla karşılaşacağım ama yine de denemekten vazgeçmeyeceğim.
Çünkü bu sorunun sağlıklı bir yanıtı, insan davranışlarını ve elbette kendi davranışımı köklü bir şekilde değiştirebilir.
Alternatif olarak çok basit bir cevap verebilir, gerçeği bilmeden geçiştirici bir yanıtla sorunun üstünü örtmeyi tercih edebilirim.
Kendimizi kandırmak ve kolay olanı seçmek, hepimizin başvurabileceği bir yol. Ancak ben bu kolaylığa dalmadan, daha derin ve zor bir yola girmeye karar verdim.
Amacım, hem kendim hem de insanlık adına, ölümsüzlüğü yakalamak.
Bunun cevabını kelimelerle ifade etmek zorlu bir görev, ancak pratik örneklerden hareketle bir şeyler paylaşmayı deneyeceğim.
Korkmadan, cesur ifadelerle ve somut örneklerle bunu anlatmaya gayret edeceğim.
Okuyucularımın bazıları belki de yüzyıllar boyunca biriktirdikleri inanç ve kültürel önyargılarla bana sitem edecekler.
Düşünmeden, akletmeden bu yargılara kapılmak kolaydır.
Korkmayın, okumaya devam edin; soğukkanlılıkla, hissederek ve aklınızı kullanarak ilerleyin.
Evet, ölümsüzlüğü yakalamak mümkün, onu arzulamak ve ulaşmak da mümkün.
Tarihin derinliklerinde birçok birey ve topluluk bu hedefe ulaşmayı başarmıştır.
Günümüzde ise Gazze’deki insanların bu ölümsüzlüğe sarılmak için verdikleri mücadele dikkat çekmektedir.
Her şeylerinden vazgeçerek ve sabırla adım atan insanlar, bu yolda ilerliyorlar.
Onlar artık birer ölümsüzdür.
Bizler bu durumu ölüm olarak görsek de gerçekte ne denli büyük bir ölümsüzlüğü temsil ettiğini fark edemiyoruz.
Onlar için üzülür, ağlar ve sonlarını ölüm olarak değerlendirdiğimizde, gerçekte onların ölümsüzlüğe ulaşmış olduğuna tanıklık etmediğimizi unuturuz.
Onlar biliyorlar ki, eğer cesaret göstermezler ve sabit adımlarını çekip alırlarsa, işte o zaman ölüm kapılarına dayanacaktır.
Onlar, sabır ve cesaretle ayakta durduklarında, özgürlüklerini kaybetmeyeceklerine inanıyorlar.
Peki, gerçek anlamda ölüm nedir?
Kalbin durması mı, organların işlevsizlik göstermesi mi, yoksa vücudun toprak altında kaybolması mı?
Evet, gerçek ölüm fiziki olarak insanın yok olmasıdır.
Yoksa ölüm, herkesin karşılaştığı din gününün, hesap gününün gerçekliği midir?
Ölüm, hesap gününde hesap verememektir. Ölümsüzlük ise bu hesapta başarılı olabilmektir.
Tercih hakkı her zaman bizlere aittir: ölmek ya da ölmemek.
Tarih boyunca bir avuç cesur insan ölümsüzlüğe koşarken, geri kalan çoğunluk ölümle dolu bir yolda ilerlemiştir.
İlginçtir ki, bu avuç dolusu cesur insanın sevinç çığlıkları arasında, çoğunluk onlara üzülmeye devam etmektedir.
Aslında, asıl üzülmeleri
News
