HAFİF YAĞMUR
SABAHA KALAN SÜRE
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte, kenelerin aktif hale gelmesi Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı riskini de artırmakta. KKKA, keneler aracılığıyla bulaşan ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen zoonotik bir hastalık. Bu hastalık, ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ve baş ağrısı gibi semptomlarla kendini gösterir ve ağır vakalarda ölümcül kanamalara neden olabilir.
KKKA virüsü ilk olarak 12. yüzyılda Tacikistan’da tanımlanmış ve 1940’lar ile 1950’lerde Kırım ve Kongo’da daha fazla vak’a ile tanınmıştır. 1969 yılında, Kırım Hemorajik Ateşi ve Kongo virüsünün aslında aynı virüs olduğu anlaşılmış ve hastalık Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olarak yeniden adlandırılmıştır. Türkiye’de ilk kez 2002 yılında tanımlanan bu hastalık, özellikle İç Anadolu, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyi gibi bölgelerde yaygındır.
KKKA, Hyalomma marginatum türü kenelerin insanlara tutunmasıyla bulaşır. Aynı zamanda enfekte hayvanların kanı, doku ve vücut çıkartıları ile direkt temas sonucunda da insanlara geçebilir. Kenelerin vücuda girmesini önlemek için uzun kollu gömlekler giymek, pantolon paçalarını çorapların içine sokmak ve açık renkli kıyafetler tercih etmek gibi önlemler alınmalıdır.
Kene yönünden riskli alanlardan döndükten sonra, vücutta kene olup olmadığı kontrol edilmeli ve eğer kene bulunursa, derhal uygun bir malzeme (bez, naylon poşet, eldiven) kullanılarak çıkarılmalıdır. Kene çıkarıldıktan sonra, enfeksiyon belirtileri açısından kişi, en az 10 gün süreyle dikkatle izlenmelidir.
KKKA’nın teşhisi, genellikle kene ısırığı sonrası ortaya çıkan belirtiler ve tıbbi testler ile konulmaktadır. Halihazırda hastalığa karşı etkili bir aşı veya spesifik bir tedavi bulunmamakta ancak destekleyici tedavi seçenekleri ile semptomlar hafifletilebilir. Türkiye’de hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir.
Türkiye Sağlık Bakanlığı, KKKA’nın kontrolü için yoğun çabalar sarf etmekte ve vatandaşları keneler ve hastalık hakkında bilgilendirmekte, toplumda farkındalık oluşturma çalışmalarını sürdürmektedir. Özellikle bahar ve yaz aylarında, hastalığın en yoğun görüldüğü dönemlerde, kişisel koruma ve önlemler hayati önem taşır.
Bildirimler