KAPALI
SABAHA KALAN SÜRE
ANKARA-BHA
Prof. Dr. Zakir Avşar, “Polemiğe gerek yok, İstanbul depreme ne kadar hazır?” başlıklı makalesinde önemli tespitlere yer verdi.
İstanbul, yakın zamanda 6.2 büyüklüğünde bir deprem ile sarsıldı. Bu olay, bazı kesimler tarafından siyasete malzeme yapılmaya çalışıldı. Yorumlar arasında “İstanbul’u depreme hazırlayacak üç yönetici hapiste!” ifadesi dikkat çekiyor; bazıları bu durumu beşe çıkararak eleştirdi.
Gerçekler ortadayken, İstanbul’un büyük bir risk altında olduğu bilgisi sanki bu depremle yeni anlaşılmış gibi. Altı yıldır İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve yolsuzluk gerekçesiyle görevden alınan kişinin tutukluluğu, birilerince “riski büyüten bir faktör” olarak sunuluyor.
Bu durum kabul edilemez. 6 Şubat’ta yaşadığımız depremler sonucu 50 binden fazla kaybımız oldu. Yaralarımızı sarmaya çalışırken, bu yıl sonuna kadar 11 ilde depremin maddi kayıplarının giderileceği ve insanların güvenle yaşayabilecekleri yapıların inşa edileceği müjdesi veriliyor; buna karşın İstanbul’un hâlâ risk altında olduğu vurgulanıyor. Bu riskin varlığı, geçmişte yaşanan büyük bir felaketin hatırlatmasıyla gündeme geldi.
İstanbul için gerekli adımların atılması elzem. Geçmişte risklere dikkat çekildiği halde bir şey yapılmadıysa, şimdi “Şehrin muhafızı hapiste!” gibi söylemlerle altı yıllık bir sorumluluğu geçiştirmek mümkün değil.
İstanbul gibi yüksek deprem riski taşıyan bir metropolde, etkili hazırlık ve risk azaltma stratejisi yalnızca belediyelere değil, aynı zamanda hükümete, özel sektöre ve bireylere de düşen bir sorumluluktur. Yine de, bu süreçte en kritik görev belediyelere aittir.
Belediyelerin, 1999 öncesinde yapılmış yapılar için riskli yapı envanteri çıkarması gerekiyor. Kentsel dönüşüm süreçlerinin depreme dayanıklılık esasına göre yürütülmesi şart.
Ayrıca, yeni inşa edilen binaların zemin etüdü ve statik projeleri detaylıca denetlenmeli. Afet toplanma ve barınma alanlarının arttırılması, öncelikli ihtiyaçlar arasında yer alıyor. Mevcut toplanma alanlarının korunması ve geliştirilmesi önemli.
Son deprem, her mahallede geçici barınma alanlarının belirlenmesi ve altyapısının hazırlanmasının gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu. Acil durum altyapısı da belediyelerin sorumluluğunda olmalı. Deprem sonrası ulaşımı sağlayacak yollar ve köprülerin durumu gözden geçirilmeli, iletişim için yerel telsiz sistemleri, jeneratörler kurulmalı ve altyapılarda otomatik kesici sistemler yaygınlaştırılmalıdır.
Bu altı yıllık süreçte hangi tedbirlerin alındığına dair bir sorgulama yapılması büyük önem taşıyor. İstanbulluların gerçek ihtiyaçları göz ardı edilerek, konserler ve reklamlar üzerinden ilerleme kaydedilemeyeceği açıktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ilgili bakanlar depreme dayanıklılık ve kentsel dönüşüm konularını gündeme getirirken, bazıları kenarından köşesinden “Kent lokantası açtık” gibi ifadelerle geçiştirmeye çalışıyor. Hükümet, depreme dayanıklı binaların dönüşümü için finansman mekanizmaları geliştirmeye çalışırken, buna yönelik eleştiriler de kaçınılmaz hale geliyor.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
Bildirimler