KAPALI
SABAHA KALAN SÜRE
Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, her hafta pazartesi, çarşamba ve cuma günleri, kendine has üslubuyla Öncü TV ekranlarında değerlendirmelerde bulunuyor. Programı “Yorumlu-yorum”, hem tutkulu hayranları hem de eleştirmenleri tarafından ilgiyle takip ediliyor. Çünkü bu programda Düzce’ye dair sesler yankılanıyor; sıkıntıları, beklentileri ve sorunları dile getiriliyor. Halkın sesi, yetkililere ulaşamayanların dertleri ve çözüm bekleyenlerin umutları bu ekranda hayat buluyor.
Son yayınında Sayın Ünsal, dikkate değer bir ‘Düzce gerçeği’ne değindi. Düzce’deki gelişimin önündeki en büyük engellerden biri olarak dedikodu sorununu öne çıkardı.
Görüldüğü gibi, birçok insan dedikodu yapmayı ve dinlemeyi sever. İsimlendirilmiş bir eylem olan “dedi-kodu”, gerçeği şekillendiren bir araç haline gelebiliyor. Birinin söylediğine öyle inanılıyor ki, bu bilgiler hızla kentte yayılıyor, yerel pazarda, sokakta yahut kahvehanede yankı buluyor.
Ancak memleketin menfaatine dair konuşulduğunda, dedikodu çoğunlukla fesat ve kıskançlık duygusuyla harmanlanarak kalkınmayı engelleyen bir etken haline geliyor. Düzce’deki yatırımlarda, her şey prosedürlere uygun olarak ilerlerken, kaostan beslenen kesimler algı oyunlarıyla devreye giriyor. “Bu ihaleyi neden o firma aldı? Müteahhit firmayı tanıyan yetkili bu işten bir çıkar sağladı mı?” gibi sorularla belirli kişileri hedef haline getiriyor ve kamuoyunda olumsuz bir imaj yaratmaya çalışıyorlar.
Sorun, her şey düzgün ilerliyorken nifak tohumları ekme gereği neden duyuluyor?
İç karartıcı olan durum, Düzce’nin hizmet almasını sekteye uğratanların da bu toprakların insanları olmasıdır. Yıllarca Düzce’nin geleceğine yön verme iddiasında bulunanlara “Kenara çekilin” denildiğinde, içten içe daha da büyük bir çatışma alevleniyor.
Aslında, ortalığı karıştıranlar yalnızca piyon konumundalar. Onların arkasında, Düzce’yi istenilen şekilde şekillendiremeyen hazımsız bir grup kişi yatıyor. Fitne ve karalamacılık konusunda mahir olan bu bireylere dikkat edilmesi ve fırsat tanımamaları gerektiği vurgulanıyor.
Elbette, bir yatırım, proje veya ihale ile alakalı taşlar yerine oturmuyorsa, ilgili adli ve idari makamlara başvurularak hakkaniyet sağlanmalıdır. Ancak, halkın hizmetlerini gölgelemek amacıyla gerçek dışı dedikodu üretmek, Düzce’ye yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir.
Uzun yıllardır süregelen bu dedikodu düzenini sona erdirmek, kulak tıkamak ve gerekeni yapmak hepimizin elinde. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” sözü, bu noktada hatırlanması gereken bir gerçek olarak öne çıkıyor. Usulsüz işler varsa bunların üzerine gidilmeli ancak sadece ortalığı karıştırmak isteyenlere gerekli tepkiler verilmelidir.
Bildirimler