HAFİF YAĞMUR
SABAHA KALAN SÜRE
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Uğurlu, deprem korkusunun bireylerde huzursuzluk, gerginlik ve uykusuzluk gibi psikolojik belirtilere neden olduğunu belirtti.
Uğurlu, depremler sırasında insanların yaşadığı duygusal değişiklikleri ele alarak, “Deprem anında kalp atışları hızlanır, tansiyon yükselir, terleme, ateş basması ve bazen titreme gibi belirtiler gözlemlenebilir. Bu durumlar, depremin getirdiği korku ve kaygıdan kaynaklanmaktadır. Vücudun bu tepkileri, tehlikeden kaçarak korunma içgüdüsünün bir parçasıdır.” şeklinde konuştu.
Deprem sırasında hissedilen paniğin doğal bir durum olduğunu ifade eden Uğurlu, ancak kişilerin sürekli olarak “deprem olacak” kaygısıyla yaşamalarının ve bu korkuların giderek kalıcı bir hale gelmesinin profesyonel destek alınmasını gerektirdiğini vurguladı.
“Çocuklarımıza depremi konuşarak tanıtacağız”
Uğurlu, çocuklar için depreme yönelik eğitimlerin önemine dikkat çekerek, “Çocuklarımıza depremi konuşarak tanıtmalıyız. Depremin bir yer hareketi olduğunu ve bu hareketlerin yüzeyde değişiklikler yarattığını, sarsıntının bu durumun sonucu olduğunu anlatmalıyız. Bu sayede ev halkı da deprem anında daha hızlı ve doğru hareket edebilir.” ifadelerini kullandı.
“Evde deprem anını 10-15 kez canlandırmamız oldukça kıymetli”
Uğurlu, deprem anında neler yapılacağına dair önceden plan yapmanın, afet sırasında hızlı ve etkili davranmayı kolaylaştıracağını belirtti. “Kendimizi bu süreçte hazır hissetmek oldukça önemli. Deprem anında harekete geçmemize yardımcı olacak davranış modellerinin önceden deneyimlenmiş olması gerekir. Acil çıkış kapıları ve toplanma yerleri belirlenmiş olmalıdır.” şeklinde değerlendirmede bulundu.
Uğurlu, evde deprem anını 10-15 kez canlandırmanın faydalı olduğunu ifade ederek, “Zihin kaygı ve korku anlarında hızlı hareket edebilmek için düşünce ve planlama sistemini devre dışı bırakmaya yönelik programlanmıştır. Bu bağlamda tatbikat yapmak, depremle ilgili konuşmak büyük önem taşımaktadır. Çünkü deprem anında kişi, düşünmeden ve plan yapmadan hızlı bir şekilde harekete geçerek en hızlı çıkış yolunu bulmaya çalışır. Hazırlığımızı yaparsak, kaçış planımızın pratikte oturmasıyla pencereden atlama gibi davranışların azalması mümkündür. Ancak, her durumu sıfıra indiremeyiz; zira bazen hayatta kalma içgüdüsü yaralanmalara yol açabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Bildirimler