BİROL GÜNGÖRDÜ / ÇANAKKALE – BHA
İstanbul’da gerçekleşen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından açıklamalarda bulunan Çanakkale Müteahhitler Birliği Başkanı Halil Kuzu, Çanakkale’nin depreme dirençli bir kent statüsünde olmadığını vurgulayarak, “Şehri ‘imar etmek’ ile ‘imha etmek’ arasında ince bir çizgi var. Şehri ‘ihya etmek’ için hepimize düşen büyük sorumluluklar var” ifadesini kullandı.
Dün İstanbul’da ardı ardına meydana gelen depremler, Türkiye’nin en aktif sismik bölgelerinden biri olan Çanakkale başta olmak üzere Tekirdağ’ın Çorlu ve Keşan gibi çevresel il ve ilçelerde derinden hissedildi.
Çanakkale’nin depreme karşı duyarsız bir yapı sergilediğini belirten Kuzu, “Bu şehir akarsuların taşıdığı kil, kum ve çakıl gibi maddelerin birikmesiyle şekillendiği için deprem riski taşımaktadır. Bu sebeple, büyük sorumluluklar üstlenmemiz gerekiyor. Riske karşı en etkili tedbir, depreme dirençli yerleşim alanları oluşturmakla mümkündür” şeklinde konuştu.
“Depreme dirençli şehirler geliştirmeliyiz”
“Depremi yalnızca yaşandığında dile getiriyoruz” diyen Halil Kuzu, “Deprem konusu, yaşandığı anda konuşulamayacak kadar hassas ve önemlidir. Deprem olmadan, olasılıkları gözden geçirip, bu konuda her şeyi tartışmalıyız. Tüm dünyada yerel yönetimlerin önceliklerinden biri olan kentsel dönüşüm, sadece bir inşaat faaliyeti olmaktan öte geçmeli. Radikal kararlar alarak depreme dayanıklı şehirler inşa etmeliyiz” dedi.
“Herkese büyük sorumluluklar düşüyor”
Çanakkale genelinde sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir çevreler oluşturmanın herkesin sorumluluğu olduğuna dikkat çeken Kuzu, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Şehri ‘imar etmek’ ile ‘imha etmek’ arasında ince bir çizgi var. Bilge mimar Turgut Cansever’in de dediği gibi, ‘Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.’”
News
