Günümüzde ruh halimiz oldukça karmaşık…
Bayramlar, genellikle sevinç, heyecan ve paylaşma zamanı olarak düşünülse de, bu yıl geride bıraktığımız Ramazan Bayramı pek çok kişi için ‘keyifsiz’ geçmiştir.
“Ben ne iktidarı destekliyorum ne de CHP’yi… Yesinler birbirlerini!” diyen vatandaşlar bile, ekonomi gibi önemli bir konuda endişelerini dile getiriyorlar.
Ülkenin mevcut durumu, insanların tedirgin hissetmesine yol açmış durumda.
Sokaklarda süren eylemler, uzayıp giden boykot listeleri ve liderlerin yüksek sesle yürüttüğü eleştiriler toplumda bir yorgunluk yaratıyor.
Konuya sağ-sol ayrımı yapmadan, yalnızca ‘beklentiler’ perspektifinden baktığımızda, gençlerimizin kaos ve çatışma ortamı istemediği oldukça net. Onlar, seslerinin duyulmasını, demokratik ortamların her alanda sağlanmasını ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gözetilmesini talep ediyor. Ancak yaşanan gerginlikler bu hedeflerin önünde engel teşkil ediyor. Geçen bayramda birçok genç, ailelerinden uzak bir şekilde zaman geçirmek zorunda kaldı. Bu duruma karşı kayıtsız kalmak, toplumun değer yargılarıyla bağdaşmaz.
Gençler, ülkemizin geleceği…
Kendilerini ifade etmekte çekinen, sorgulama ya da düşünme eyleminden uzak bir nesil, topluma ne kadar katkı sağlayabilir ki…
Elbette her şeyin yasalar çerçevesinde şekillenmesi gerektiği aşikar. “Bunlar genç” diyerek hukuka aykırı davranışlara göz yummak doğru değil; ancak ağır suç işlemiş gibi muamele görmek de adil değildir.
Liderlerin karşılıklı ithamları ve tartışmaları her gün karşımıza çıkıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali süreci ve gözaltı durumu, toplumsal kutuplaşmayı daha da arttırmamalı.
Sosyal medya platformlarında görülen kötüleyici dil ve vatandaşların birbirine yönelik ifadeleri karşısında adeta dehşete kapılıyorum.
Bu tür nefret söylemleri toplum için hiçbir fayda sağlamaz.
Devlet, vatandaşları için var; gerçek siyaset ise kişisel çıkarlar için değil, halka hizmet içindir.
Seçilmiş kişiler, bir gün bu makamlardan ayrılacak; ama bu ülke, görüş farklılıklarına rağmen ‘kardeşçe’ yaşamaya devam edecek. Bu gerçeği asla unutmamalıyız.