KAPALI
SABAHA KALAN SÜRE
ANKARA-BHA
Ankara’nın merkezinde, yalnızca eğitim alanındaki başarılarıyla değil, insanlığa sunduğu katkılarla da dikkat çeken bir eğitim kurumu bulunmaktadır: Başkent Üniversitesi. Ekim 2023’te bu üniversitenin kampüsünde atılan bir adım, Türkiye ile İspanya arasında kalıcı bir kültürel bağın temellerini attı. Cervantes Enstitüsü’nün Ankara Şubesi, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın öngörüsü ve kararlılığı çerçevesinde Başkent Üniversitesi bünyesinde faaliyete geçti. Böylece, bu kurum sadece bir eğitim merkezi olmaktan öte, bir milletin dünyaya açılan bir penceresi haline geldi.
Bu hafta, bu kültürel köprünün ilk yılı, sanat, diplomasi ve akademinin harmanlandığı bir etkinlik ile kutlandı. Etkinlik, üniversitenin Avni Akyol Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Rektör Prof. Dr. Hakan Özkardeş, bu anlamlı buluşmanın ev sahipliğini üstlenmekten büyük mutluluk duydu. Törende, İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi Cristina Latorre, Prof. Dr. Haberal’a hitaben, “İspanyol kültürünün Türk halkıyla paylaşılmasındaki mükemmel ortaklık için teşekkür ederim,” diyerek onun liderliğine olan saygısını dile getirdi.
Etkinliğin ilerleyen saatlerinde, sabah gerçekleştirdiği önemli bir ameliyatın ardından katılımcıların yanına gelen Prof. Dr. Haberal, yoğun ilgiyle karşılandı. Onun ismi, sadece eğitim alanında değil, sağlığın yeniden inşasında da büyük bir öneme sahiptir.
Tam 35 yıl önce, bir 24 Nisan sabahı, dünya tıbbı yeni bir döneme adım attı: Prof. Dr. Mehmet Haberal, ekibiyle birlikte erişkin bir bireye canlıdan kısmi karaciğer nakli gerçekleştirdi. O gün, “Bu operasyon riskli” diyen sesler yok gibiydi; yalnızca, babasının verdiği hayatla yeniden hayata dönen genç bir adamın kalp atışları yankılanıyordu.
1974 yılında Denver’da Thomas Starzl ile başlayan bu yolculuk, Türkiye’de organ nakli tarihine yön verdi. Bugün, Türkiye canlı vericili nakillerde dünya çapında lider ülkelerden biridir. Ancak beyin ölümü sonrası organ bağışı hâlâ istenilen düzeye ulaşmamış durumda. Prof. Dr. Haberal ve Başkent Üniversitesi, bu alandaki öncülüğünü sürdürmektedir. Zira onların liderliğinde, tıp alanında sadece tıbbı uygulamalar değil, umut da sistematik olarak oluşturulmaktadır.
Umut kelimesi bu noktada büyük bir anlam taşıyor, çünkü artık tıpta sadece organlar değil, insanlar da eşleşiyor. Çapraz nakillerle hayatlar yeniden paylaşılmakta. Fadime Dur’un böbreği Zafer Atmaca’ya, Nuran Atmaca’nın böbreği ise Recep Dur’a hayat veriyor. Dört kişinin kaderi, bir masada birleşmiş durumda. Hastaneden taburcu olduklarında yalnızca sağlıklarını değil, birbirlerine olan dualarını da yanlarında götürüyorlar.
Başkent Üniversitesi, kültürü ve tıbbı bir araya getirerek; müzikle organı, sanatla bilgiyi ve insanları birleştiriyor. Bu bütünlüğün ardındaki isim ise her zaman olduğu gibi Prof. Dr. Mehmet Haberal. Kimi zaman bir konser salonunda kültür elçilerini ağırlayan, kimi zaman bir ameliyathanede yeni yaşamlar başlatan bu üniversite, yalnızca eğitim alanında değil, aynı zamanda bir insanlık projesi olarak yükselmeye devam ediyor.
Bildirimler