AZ BULUTLU
SABAHA KALAN SÜRE
Sosyal medya, sadece bir eğlence aracı olarak görülse de aslında hayatımızın önemli bir kısmını kaplamaktadır.
“İşgal ediyor” ifadesini kullanmamın sebebi ise, giderek bağımlılık haline gelmesidir. Her boş anınızda cep telefonunuza sarılıp, ‘Kim ne yapıyor, nereye gitmiş, ne yemiş-içmiş?’ diye bakmıyor musunuz?
Özellikle genç bireyler, zamanlarının büyük bir kısmını Facebook, Instagram ve daha az kontrol edilebilir olan ‘Tiktok’ ve ‘Youtube’ gibi platformlarda geçiriyor.
Bu platformlarda karşılaştığımız içerikler arasında, tartışmasız zararlı olabilecek saçma videolar, olumsuz konuşmalar ve ‘skeç’ adı altında kayda alınan olumsuz örnekler bulunuyor.
Anne ve babalar, çocuklarımızın ekran sürelerini kısıtlamaya çalışsalar da, internetin sunduğu tehlikelerin önünü alamıyoruz. Gerçekten de öğrencilerin bilgi dağarcığını genişletmesi için faydalı bir araç olan internet, maalesef gençler tarafından çoğunlukla oyun oynamak, video izlemek ve gereksiz hesaplar takip etmek için kullanılmakta.
Sosyal medya tamamen zararlı değilse de, bazen faydalı olan içeriklere de yer vermektedir. Değerli akademisyenler, yazarlar, sanatçılar ve tarih-kültür paylaşımı yapan sayfalar, ufkumuzu genişletmektedir. Ancak ‘X’ platformunda bir konu üzerine yoğun etkileşim yaratan tartışmalar kılavuz olabiliyor. Fakat yorum yapma konusunda aşırıya kaçanlar da az değil! Hepimiz tadında bırakmayı öğrensek iyi olurdu.
Düzce özelinde ise, son yıllarda siyasiler ve yerel yöneticilerin gözdesi sosyal medya haline geldi. Eskiden yapılan eleştirilerin buluşma noktası olan mikrofona olan yoğun ilgi, artık sosyal medya üzerinden yaşanmaktadır. Düzce’nin yönetiminde söz sahibi olanlar, sadece kendi reklamlarını yapmakla kalmıyor, aynı zamanda eleştirilen konuları da sosyal medya üzerinden gündeme getirerek tartışma yaratmayı tercih ediyor.
Düzceli yöneticilerin çoğunun “ben mükemmelim” şeklindeki düşünce yapısı, eleştiri kapılarını kapalı tutuyor. Bu durum, tahammülsüz ve kibirli bir tutum oluşturuyor; sokağın sesini duyamayan yöneticilerin bu memlekete fayda sağlaması imkansız gözüküyor. Sosyal medya üzerinden açıklamalar yapmak veya eleştiri yapanları susturmaya çalışmak, halkla sağlıklı bir ilişki kurmanın yolu değil.
Eğer sosyal medya gerçekten yararlı bir aracın işlevindeyse, kullanım şekline dikkat edilmesi gerekiyor. Hayatımızı telefon ekranına bağlı yaşamaktan kaçınamıyorsak bile, bu süreyi kısıtlamak elimizde. Çocuklarımızla daha fazla zaman geçirip, ders çalıştırmak, kitap okumak, sohbet etmek ve oyun oynamak gibi etkinlikleri tercih etmeliyiz. Sosyal medya ile geçirilen zaman, vicdan azabı duymamız için bir fırsat olmalı.
Her şeyi düzeltmek ve çocuklarımıza en doğru bilgileri aktarabilmek bizim elimizde. Yeter ki bunu istemekle başlayalım.
Bildirimler