ANKARA-BHA
Son zamanlarda tenis dünyasında önemli bir dönüşüm yaşanıyor. “Teniste değişim”, “Teniste aks değişimi” ve “Teniste bir şeyler kımıldıyor” gibi başlıklarla ele aldığım bu süreçte, bugün kelimenin tam anlamıyla “Tenis kabuk değiştiriyor” ifadesini kullanabiliyorum.
Şafak Müderrisgil’in federasyon başkanlığına gelmesinden bu yana belirli bir çıtanın yukarıya çıkacağına dair inancım tamdı. Yine de, tenis yönetiminde köklü değişiklikler ve reformlar gerçekleştirme konusunda endişelerim vardı. Ancak son iki hafta içinde yaşanan gelişmeler, Müderrisgil’in statükoyu sürdürmeye razı olmadığını gösteriyor.
Gözlemlerime göre, yıllardır Türkiye’deki ulusal ve uluslararası turnuvaların gelirlerinden tenis federasyonunun pay alması gerektiğini savundum. Bu bağlamda geçmişi incelemeden alınan kararların anlamı pek anlaşılamaz. Geçmişin analizi, geleceğe ulaşmada bir kılavuz işlevi görüyor.
2016 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde özel bir kurulda yer alan Faruk Özçelik, Mehmet Kasapoğlu gibi değerli üyelerle birlikte tüm federasyonların performans analizlerini yapıyorduk. O dönem, Türk basketbolu için “yukarı doğru düşüyor” ifadesini kullandığım raporum vardı. Tenis Federasyonu’yla ilgili yazdığım raporda ise turnuva sistemindeki çarpıklıklara dikkat çekmiştim.
2014 yılından itibaren, tenis federasyonunun başkanları ve yönetim kurulu üyeleri mevcut sistemin devamına destek oldular. Bu süreçte, Türk tenisinin kulüpleri ile ilişkileri zayıfladı ve sporcular artık kulüplerin müşterisi konumuna geldi.
Kulüpler tenisçileri, para kazanma aksesuarı olarak görmeye başladı. Bu durum, tenis dünyasında “zenginler” ve “fakirler” arasında bir uçurum yaratmaya başladı. Sonuç olarak, pek çok tenisçi profesyonel seviyede kalamadı.
Türkiye’deki tenis ekonomisi, geçen yıl yaklaşık 2 milyar dolara ulaşırken, bunun yüzde 80’ini financelleyenler veliler ve tenisçiler oldu. Ülkemizde düzenlenen tüm ulusal ve uluslararası turnuvalar, tenis federasyonunun bir ürünüdür ve bu alanda kulüplerin seçiminde tek yetkili mercidir.
Her yıl yüzlerce turnuva düzenleniyor ve büyük bir tenis ekonomisi doğuyor. 2024 yılı itibarıyla 450 civarında turnuva gerçekleştirildi. Bu organizasyonlar, kulüplere önemli gelir getirmekte. Ancak, tenis federasyonunun bu muazzam gelirden ne kadar kazandığı sorusunu yanıtlamak çok önemli.
2016’da hazırladığım rapora göre, federasyonun bu organizasyonlardan kazanması gereken miktar sıfır lira olması dikkat çekici bir gerçektir. Türk tenisinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar devam ederken, federasyon kendisine yakın kulüplerle kurduğu imtiyaz ilişkileriyle sorunları derinleştirdi.
Ancak yeni başkan Şafak Müderrisgil, bu durumu değiştirmek adına cesur bir adım attı. 15 gün önce aldığı kararla, imtiyazları ortadan kaldırdı ve turnuva düzenlemek isteyen kulüplerin başvurusunu şeffaf hale getirdi. Daha önceki dönemde gelirler, elden toplanırken artık kayıt altına alınacak.
Ayrıca, tenis federasyonu bu yeni düzenlemelerde kulüplerden belirli bir oranda katılım ücreti talep edecek. Bu revizyon, geçmişte yapılmayan pek çok uygulamanın hayata geçmesini sağlıyor. Bu durum, tenis dünyasında önemli bir devrimin habercisi olarak kabul ediliyor.
Başkan Müderrisgil’in bu kararı, tenis federasyonunun gerçek liderliğini gösteriyor. Şimdi, bu elde edilen gelirlerin Türk tenisinin gerçek emekçilerine sunulup sunulmayacağı büyük bir merak konusu.
Tenis federasyonu, üst düzey sporcular yetiştirmek için ihtiyaç duyulan antrenörleri geliştirecek özel programlar hayata geçirecek. Şehir kulüpleri arasında işbirliği yapılarak Türk
News
