Dünya genelinde 7/24 izlediğimiz İran-İsrail çatışması gündemimizi yoğun bir şekilde etkiliyor. Bu savaş, ekonomik durumumuzu da büyük ölçüde şekillendiriyor.
İsrail’den sonra en fazla Yahudi nüfusuna sahip olan ülke İran’dır. İran İslam Cumhuriyeti’nin tarihsel olarak Fransa’da kurulan geçici hükümeti aracılığıyla hayata geçtiği de bilinen bir gerçektir. Humeyni’nin babası yabancı kökenli, annesi ise hakkında pek bir bilgi bulunmayan bir isimdir.
İran, bulunduğu coğrafyada İslam alemine zarar vermiş bir ülke olarak anlatılsa da, aslında İslam fıtratı üzerine temellendirilmiş bir ülkedir.
İran-İsrail çatışması, ekonomik durumu derinden etkileyerek altın, dolar ve petrol fiyatlarını olumsuz yönde etkiledi. Bu durum, halihazırda sıkıntılı bir dönem geçiren ekonomimize eklemlenmiş durumda.
Diyanet’in, cemaatlerin boş alanlarını kapatması gerektiği vurgulanıyor. Türkiye’de Süleymancılara yönelik müdahalelerin varlığı, cemaate karşı bir operasyon olarak değerlendiriliyor. Cemaate ait yurtların özel okullara dönüştüğü gözlemleniyor. Daha önce FETÖ problemiyle karşılaşan Türkiye, şimdi Menzil ve Süleymancılar gibi yapıların varlığıyla yüz yüze kalıyor.
En sağlam cemaatin cami cemaati olduğu ifade ediliyor. İnsanlar çocuklarını dini bilgi edinmeleri için cemaatlere yönlendirirken, Diyanet’in bu boşluğu doldurmadığına dikkat çekiliyor. Toplumsal bir ihtiyacı karşılamak üzere cemaat yapılarının ortaya çıktığı, ancak Diyanet’in bu tür oluşumların yaygınlaşmasını engellemesi gerektiği ifade ediliyor.
Ayrıca, geçmişte FETÖ’nün yapısına yönlendirilen çocukların, zamanla devletin önemli kadrolarına yerleştiği ve sonrasında bu kişilerden toplumun rahatsız olduğu belirtiliyor.
Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin isminin zikredildiği bu tartışmalar, günümüzdeki yapıların ise farklı olduğunu vurguluyor. Yani mütedeyyin gözüküp, aslında inançlı insanları dışlayan bir yapının var olduğu öne sürülüyor.
Cemaati yapılarının, Diyanet’in ve ilahiyat fakultelerinin bu tür oluşumlara karşı durması gerektiği ifade ediliyor. İnsanları din ve takip ettikleri liderler arasında cennet ile cehennem arasında bırakacak bir duruma düşürmemek gerektiği de vurgulanıyor.
Son zamanlarda, Süleymancı cemaati tarafından kadınların hacca götürülmemesi durumu eleştiriliyor. Erkeklerin hacca giderken, kadınların dışlanması mantıksız bulunuyor. Dini değerler açısından bu tutumun sorgulanması gerektiği ifade ediliyor.
Masonluk, Rotary ve Lions gibi toplulukların da birer cemaat yapısı olduğuna dikkat çekilerek, Türkiye’deki cemaatlerin önünün kapatılması gerektiği savunuluyor. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı’na büyük sorumluluklar düşmekte. Cemaatlerin, inançlı insanları farklı yollara sevk etmesinin önüne geçilmesi gerektiği vurgulanıyor.
İran-İsrail savaşı bağlamında, gerçekleştirilen saldırılardan memnun olan Müslümanlar olduğu belirtiliyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken; bu çatışmalardan kimlerin kazanacağı ve bu savaş oyununu kuranların gerçek çıkarlarıdır. Bu açıdan ekonomik kazanç sağlayan unsurlara odaklanmak gerektiği öne sürülüyor.
Diyanet’in bu tür durumlarda aktif rol alması gerektiği ifade edilmekte. Eğer insanlar dindar bir gelecek istiyorlarsa, bunu Diyanet ve diğer resmi eğitim kurumları üzerinden sağlamak üzere çocuklarını yönlendirm
News
