Deprem öncesi bir uyarı: Sarsılacağımızı hissetmiştim!
Bu başlığı yazdıktan bir gün sonra gerçek bir deprem yaşadık. Ancak amacım fiziksel bir deprem üzerine konuşmak değildi.
Mesajım, insanın içsel yaşadığı öncü sarsıntıları, bunların yarattığı tahribatı ve nihayetinde meydana gelecek yıkımın derin anlamını sorgulamak üzerinde yoğunlaşmaktı. Belki de bu coğrafyada yaşadığımız deprem, konuyu daha derinlemesine anlamamız için bir fırsat sundu.
Bu coğrafi deprem, belki de bir ikaz niteliğindeydi; çünkü insanın fıtratındaki yıkım, hiçbir doğal felaketle kıyaslanamayacak kadar şiddetlidir.
İnsan, nankör ve unutkan bir varlık olarak sürekli bir hatırlatmaya ihtiyaç duyar; bu noktada Rabbimiz, insanlara çeşitli yollarla uyarılar göndermektedir.
Umarım bu olay, bu hatırlatmaların bir parçası olur.
Her şeyin başında, Rabbimizin bize zulmetmediğini unutmamak gerek.
Dünyada yaşanan çalkantılar, belirli hikmetler ve ilahi gerçekler doğrultusunda gerçekleşmektedir. Bu olaylar, yeryüzünde işleyen yasaların sadece bir yansımasıdır.
Bu yasalar, insanları yok etmek için değil, yaratılışın doğal akışıyla işleyen bir düzenin parçasıdır.
İnsanların bu yasaları bilmesine rağmen, bazen onlara karşı nasıl bir tutum sergilediği ise bir muamma.
İnsan, kendi kendine zulmetmekte ve bu coğrafik olaylara karşı duyarsız kalmaktadır.
İnsanlık, bu doğa olaylarının yarattığı güç karşısında bir tepkisizlik sergilemekte ve bunun sonucunda ne yazık ki yıkımlarla karşılaşmaktadır.
Bunun sebebi, Rabbimizin değil, insanın kendine zulmetmesidir.
İnsanlık, sürekli hatırlatmalarla dolu bir hayat içerisinde, Rabbini ve doğayı unutarak yanlış yollara sapmakta. Bu durum, iblisin güdümüne girmektir.
Son zamanlarda yaşadığımız bu fiziksel depremi, aslında manevî hafızamızda bekleyen büyük bir uyarı olarak görmek gerekir.
Unutkanlık içinde geçmişte yaşanan büyük depremleri bir kenara iten insanlar, ders almadan yollarına devam etmektedirler.
Yeni yapılan yapılar, coğrafyaya ve yapım tekniğine aykırı bir şekilde, çıkarcı bir bakış açısıyla yine inşa edilmeye devam etmektedir.
Sonuçlar ise acı bir şekilde yaşanan yıkımlar olarak geri dönmektedir.
Rabbimizin koyduğu kurallar asla keyfi değildir; ancak bizim bu kurallara yaklaşımımız son derece keyfilik içindedir.
İnsan, bu içsel “zilzal”larla mücadele etmemekte ve isyan etmektedir.
Her alanda, seçimlerimizde ve düşüncelerimizde yaşadığımız yıkımlar, kendimize reva gördüğümüz şeylerdir.
Rabbimiz, bu dünyada iyilikten yana bir tutum sergilememizi ve kötülüklerden uzak durmamızı istemektedir.
Ancak, bizler onun koyduğu yasaları terk ederek, başka güçlerin etkisine açık hale geliyoruz ve bu durum içsel “zilzal”lara yol açıyor.
Bize sunulan seçenekler, aslında fıtrata aykırı bir yaşam biçimine yönelmemize sebep olmaktadır.
Bu yıkımlar, sadece içsel huzurumuzu değil, sosyal ilişkilerimizi de derinden etkilemektedir.
Yeryüzünün içinde bulunduğu bu karamsar tablo, çoğumuzun gelecekle ilgili kaygılarını artırmaktadır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.